Sana geldim
Umudun ve sevdanın ustası
Yaralarım kanıyor yorgunum
Gözlerinin duldasında
Deliksiz bir uykuya
Sana geldim bu gece konuğunum...
BİR GÜN
Bir oğlan bir
kızı sevmiş diyecekler, ayrılık onları bulmadan her şey anlamlı ve kıymetliymiş..
Küçük dünyasında
hayalleri için yaşayan, beklentisi bir fakirin mutluluğu kadar olan, küçük
sebeplere bağlayarak hayattan daha fazla huzur almaya çalışan biriydi fakat son
günlerde kırık hayalleri ve yüzünde anlamsız bir keder vardı diyecekler...Bu
şehrin insanlarını anlamıyordu, aslında diğer şehirlerdekiler de pek farklı
değilmiş. Mutluluk ve huzuru yalancı
şeylerde arayıp geçici hazlara büyük bedeller ödeyerek sahip olmak istiyorlardı
ve bunda da gayet güzel ısrar ediyorlardı derdi.
Zamansız gelen
yarınsız sevdaya hiç beklemediği bir zamanda yakalanmıştı. Unutmamak için
sevmişti, ta derinden ve samimi...
İkinci Gün
Güne
huzurla nasıl başlanır bilir misin? uykunun son demlerinde ikimizin şarkısı olsun dediğin şarkının sesiyle gözlerini açıp onun
hayaliyle uyanmakla olur. Hemen kalk ve mutluluğa koş. Bu soğuk hava da o
içindeki sıcaklığı hissettin mi? Heyecanını koru, derin nefes al ve karşısında
saçmalamamaya çalış. Sev onu. İçten. Samimi ve her haliyle.
O Gün
Bugün ne güzel bir gün, hava şartları ve zemin âşık olmak
için çok uygun. İlk karşılaşma.
Mesafeler kısılıyor ve gülen gözleriyle tanışma zamanı yaklaşıyor. Uzaktan o gelişi yok mu.kurumuş topraklar canlanıyor.
Yeni güller. Etrafa güzel kokuları yayılıyor ve gülen gözleri taa içten
parlıyor. Gülümsemesi kalbimi
durduruyor. Aman Allahim. Göz gördü
gönül sevdi. Benim günahım ne burada? Sen öyle güzel bakarsan bana bende sana
âşık olurum tabi. Ah! İşte O an ben, derin karanlık kuyulara düştüm. Konuştun ve Tutup çıkardın beni. Gözler ve sözler. ?Ölüm ve yaşam...
Sen ve ben...
Kendimi ona
bıraktım, aldı ve götürdü. Bir masa. Ortasında iki limonata. Karşımda mutluluk.
Ortamda eksik olan tek şey: limonatanın tadı. O konuştu ben gözlerin de
gezintiye çıktım. Neler anlattı acaba kim bilir? Dalmışım Gözlerine, kendime
geldiğimde bize ayrılan zamanın sonuna gelmiştik. Neyse kalktık, önden
bayanlar.
Yan yana Yürümenin tek güzel tarafı ne biliyor musunuz ? kokusunu sürekli
alarak gitmek. Fakat gözlerini göremedik den sonra niye fazla yürüyelim.
Oturalım çay içelim. Gözlerine bakakalayım yine, çayımız soğusun. Bide kahve
söyleyelim yanında çikolata kaplamalı kahve çekirdekleri olsun, sonra
kahvemizin falına baktıralım; senin falında benim ismimin baş harfi benimkinde tüm
ismin çıksın. Muhabbetimiz hiç
azalmasın. Bu defa limonatayla idare ettik ama
Canımız sağ olsun. Seninle bu saatten sonra şekersiz cay bile içerim.
O Gece
Saat 23.30. Kendimi gözleri tavana dikmiş halde
hatırlıyorum. Üzerimi değiştirmeden atmışım
kendimi, yemek yemeyi bile unutmuşum.Evine bırakalı ve ardından bakakalalı tam 5 saat 32
dakika olmuş. Buluşmamız heyecanlı olmuştu ama ayrılık hüzünlü oluyormuş. Buna
bir çözüm bulmak lazım.
Sonra sen gittin,
niye gittin ki ama; biz çok iyiydik.
Belki hayat bize güler yüzünü gösterirdi.
Senden Sonra Bir Gece
Bir yabancıya bakar gibiydin. Arkanı döndün ve gittin;
hiç bir şey söylemeden. Ardın sıra bakakaldım. Sonra koştum ama sen benden daha
hızlıydın. Gitme kal. Beni bırakma sensiz deme fırsatı vermedin.
Gittin. Gittin ve sustun.
Senle birlikte papatyalar sensiz, sahipsiz ve kimsesiz kaldı. Gittin madem en
azından arkanda hasretini, sevgini özlemini bırakmasaydın. Bu nasıl bir
ayrılıktır: ne bir ses ne de bir söz... Neydi o öyle. Koşarcasına gitmek; sana yetişemeyeceğimi
bile bile...
Başka Bir Gün
Hiçbir sebep
yokken sana gelişi güzel içimi dökmeye geldim. Bugün hava yalnızlık kadar
soğuktu. Hüzünlü gri bulutlar ve ardından yağmur... Sen seviyorum
Dediğin için yürümek istedim yağmurda. Seninle birlikte
aniden bastıran yağmurda
şemsiyesiz kalmak isterdim. Biraz yürürdük belki sonra
tüm cesaretimi toplayıp elini
tutardım. Önce gözlerine bakar sonra başımı gökyüzüne
kaldırıp sözümü sadece yağmur damlalarının kesebileceği bir anda 'seni
seviyorum' derdim.
Ne olacaksa senin
yanında olmalı, gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldığımda
Aklıma senin Işıldayan gözlerinle bana baktığını ve içimi
ısıtan gülümsemeni görmek
bana nasıl huzur veriyorsa, nefesi verip gözlerimi senin
olmadığın bir geleceğe açmakta o derece keder ve hüzün veriyor....Değil mi
ki, kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.
Bu Gün
Birini çok düşünürsünüz ve onu çok görmek
istersiniz ya elbet bir gün bir yerde ve
beklenmedik bir zamanda görebilirsiniz. O sizden ne kadar kaçmış olsa bile. Onu
öylece uzaktan seyre dalarsınız, yine her zamanki gibidir;Kıvırcık ipeksi
saçlarıyla gül yüzüne kondurduğu o gülümsemesi, çakmak çakmak gözlerin de
kendinizi bulduğunuz o gözleri... Köşe başını dönüp de gözden kaydolduğunda
kısa süreli sevincin boğazında düğümlendiğini fark edersiniz.
Der misin ki bir
gün;
"inşallah çok bekletmedim seni.".
.
.
.
.