Öğle ye doğru binanın önünde yoğun bir siren sesi yükselir ve hemen
akabinde kırılan odanın kapısı... Yan odada uyuyan sebastiyan siren sesiyle
birlikte yataktan fırlar,üzerine giydiği sabahlığın serinliğiyle kendine gelir,
hemen dedektifin odasına koşar,
polislerin dedektifi uyandırmak için coplarına sarıldığını görür ve
kelebek gibi uçarak dedektifin kulağına bir şeyler fısıldar. Yedek kulübesinde oyuna girmek isteyen futbolcu gibi yatak dan kalkan dedektif, sabahlığı almak
için uzandığında belinin tutulduğunu fark eder. Gözünü önce yerde ikiye ayrılmış
kapıya sonra etrafını saran polislere çevirir...ve en son sebastiyanın sabahlığına
kayar gözleri....
- Sebastiyan, bana bir açıklama yapmak ister misin? Yoksa bir kahve
yapmanı mı beklemeliyim ? Tanrı aşkına neler oluyor burada.
-Kahvenizi birazdan hazırlıyorum
efendim.
- Sebastiyan, kahvemi getirmeden önce polis arkadaşa sorar mısın Neden kapımı
şu an ayaklarının altında görüyorum.
Mesleğini seven bir polis imajında konudan sapmak istemeyen bir tutum sergileyerek :
- Kapı için kusura bakmayın dedektif,
arkadaşlar birazdan yerine takarlar kendisini
- Sebastiyan kapımı takacağını söyleyen arkadaşa söyler misin ? Odam da kırmak istediği başka şeyler de var mıymış...varsa lütfen söylesin....bu arada şunu da merak ettim açık olan bir kapıyı kırma fikri
kimindi ?
- Dedektif pit, hakkınızda iki tane
tutuklama kararı var. Bizimle emniyete gelmeniz gerekiyor. Sessiz kalma hakkına
sahipsiniz....
- Heyy genç adam, lanet haklarımı
okumadan önce tutuklama gerekçelerimi söylemeye ne dersin. Ben ne yapmış
olabilirim ki kapım kırılmak koşuluyla iki kere tutuklanmaya kalkıyorsunuz.
- İlki eski ev sahibinizin şikayeti
üzerine, son 6 aydır kira vermemişsiniz ve kendini tatilde iken evi boşaltıp kaçmışsınız. İkinci sebep kayıp bir kolyenin
çalınması sebebiyle....ayrıntıları merkezde öğrenirsiniz, lütfen arkadaşlara zorluk çıkarmadan
gidelim...arkadaşlar kelepçeleyin.
- Hey hey hey sakin olun arkadaşlar, anlaşabiliriz. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız öyle değil mi ? Bende sizin gibi vergimi veriyorum, bence bunu aramızda halledebiliriz ne
dersiniz ? Sütlü bir kahve her şeyi yoluna koyar sanırım. ?...Sebastiyan kahvem
nerede kaldı, arkadaşlara da sor bakalım
kahvelerini nasıl alırlar. Yanına birazda babaannenin kurabiyelerinden bırakıver,
buna hayır diyece sadece bir kisi tanıyorum.
Bu arada bende üzerime rahat bir şeyler alayım.
- Üzgünüm dedektif, bunu
yapmanıza izin vereceğimi sanmıyorum.
lütfen daha fazla rahat olmadan sizi merkeze alalım. Kahvenizi merkezde ben ısmarlayayım... Lütfen
önden buyurun...
Teşekkürler, kibarlığın karşında adalete ve onun
koruyucularına olan güvenim tazelendi, sebastiyan da bize eşlik etsin lütfen,
size kahvemin aromasını ayarlamanızda yardımcı olabilir...
- Tamam...arkadaşlar şu
dedektife fısıldayan adamı da alın..
MERKEZ....
Merkeze
götürülen dedektif ve sebastiyan ayrı ayrı sorgulanmaya başlanır, sanki bir
komple kurulmuş gibiydi, her şey ters
gidiyordu...Hepsi bir oyun, hepsi bir düzmece ve derin bir planın parçasıydı.
kahve de yalan olmuştu cay bile yoktu Sebastiyan bir ara otomattan kahve almaya
çalıştıysa da nafile. ortak oldukları
halde sebastiyan serbest bırakıldı, dedektif ise tutuklu yargılanmak üzere
mahkemeye sevk edildi. Hırsızlık ve dolandırıcılık suçuyla ceza alması an meselesiydi...
# BİRKAÇ
GÜN ERTESİ #
Mahkeme
Günü...
-
Dedektif pit, ayağa kalkın. Mahkeme sürecinde adaletin bu çatı altında bizi
kutsaması için, gerçeği ama yalnızca gerçeği sadece ve sadece gerçeği
her zaman gerçeği, yalansız gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz ?
- Sayın yargıç...Tanrının bana gösterdiği gerçekleri söyleyeceğime yemin bile içerim...
Hatta yanında babaannenizin kurabiyelerini dahi yerim o derece...
- Hakkındaki suçlamaları biliyorsun; nitelikli
dolandırıcılık ve çete kurmak ve
organize hırsızlıktan yargılanıyorsun.... Ne diyeceksin?
- Tanrıdan bahsettiğimizi sanıyordum...neyse bu
tarz suçlamaları şahsıma yakıştırmamakla birlikte size de şunu
söyleyebilirim, öncelikle ona dolandırıcılık
demeyelim ona fakirlik diyelim....fakirlikte de demeyelim şiddetli geçimsizlik
diyelim, yada elektrik alamadık diyelim....bence sizde bir şeyler demelisiniz ,
mesela ev sahibine " ekonomik kriz var be kadın, adam 3-5 ay kira vermedi diye dava mı açman
gerekiyor"deseniz hiç fena olmaz aslında.
- Bırakın bu sululuğu, gerçeği ama yalnızca
gerçeği konuşacağımıza söz vermiştik...
- Sayın yargıç,
gerçekler bazen canımızı yapabiliyor,
görmemek ve duymamak için o gerçeklerden kaçtığımız zamanda olabiliyor.
Tıpkı sizin mutlu bir evliliğinizin olmaması gibi...Sizi teselli edecek kollar
bulduğunuza eminim fakat yine de eski
huzur dolu pazar kahvaltılarını özlüyorsunuz, karınızın yaptığı o kreplerin
üzerine kayısı reçeli dökmeyi, gazetenin magazin sayfasındaki güzel kızlara bakıp
televizyon karşısında uyuya kalmayı, az pişmiş bifteğin kokusuyla
uyanmayı...romantik bir akşamın sabahında mesaiye gelip masum bir insandan
suçlamaları düşürmeyi özlemiş gibisiniz... Bence tüm bunları yapmak için hala
geç kalmış sayılmazsınız, size bu konuda yardımcı olmama izin verin, belki
dün ofisinizdeki koltukta yatarak
romantik bir gece geçirmemiş olabilirsiniz. Sabah krep yerine kantinden
mübaşire aldırdığınız bir kaç kroasan ile kahvaltı yapmış olabilirsiniz, magazin
köşesini kaçırdığınızı sanmıyorum ama birde olayın iyi yönlerine bakalım
isterseniz.
-"Yaz kızım bunları da "Öncelikle
bugün pazartesi ve karşınızda masum bir insan var. Ne dersiniz ? krepli
romantik bir pazar kahvaltısı etmesem de, vicdanınıza rahatlatıcı bir etki sağlayabilirim...Hadi
ama bana biraz hak verin, buna ihtiyacım var
- Dedektif, benim özel hayatıma soktuğunuz
burnunuzu cıkarttıysanız konumuza dönelim. Ayrıca benim mutlu giden bir evliliğim var, burada
sizin romantik pazar kahvaltılarım üzerine yazdığınız hikayeleri dinlemek için
toplanmadık. Kolyeyi ne yaptın sen onu söyle.
- Kolyenin arkadaşlar kapımı yere sermeden önce hala evde olduğunu sanıyordum galiba bulamamışlar ki ben hala burada sizin
mutsuz evliliğinizin sebeplerini size anlatmaya çalışıyorum. Bu arada sebastiyan nerede onla konuşmam gerek tabi eğer hala kolyeyi istiyorsanız. Bana bir kaç gün
verin size kolyeyi ve bunun yanında evliliğinizi kurtaracak tavsiyeleri
getireyim. Hayır denemeyecek kadar iyi bir anlaşma sanıyorum, ne dersiniz ?
- Anlaşmamı istiyorsun seni pislik, al sana anlaşma, bana kolyenin yerini söyleyeceksin bende
senin lanet olası kıçını uzun sure içer de tutmak için daha fazla delil
toplamayacağım. Umarım kararını çabuk verirsin zaman geçtikçe Karnım acıkıyor
buda vereceğim cezanın artmasına neden olabiliyor. ne dersin dedektif buda bir çeşit hastalık
belirtisi olabilir mi ? Şimdi kısa bir ara verip kendime güzel bir biftek
sipariş edeceğim bu arada sende iyi düşün kararını yemeğimi yedikten sonra
alacağım. Sana söz kararı mı bifteğimi yerken tekrar düşüneceğim fakat o an
aklıma gelir mi hiç bilmiyorum ne dersin sence gelir mi ?
# BİFTEK SONRASI #
Mübaşir
salonun kapısına doğru yanaşır, şöyle bir üzerini toparlar. Ağzındaki kürdanla
son kez dişlerinin diplerini sıyırdıktan sonra kürdanı gömleğinin cebine koyar.
Yargıcın salona girmek üzere olduğunu gördüğünde gür sesiyle şöyle bir ahalinin
dikkatini toplamak üzere bir nara atar:
" Dikkat, sayın yargıç makamına teşrif
etmek üzeredir. Adalet için ayağa kalkın...
-
Oturun...kızım hazırsan yazmaya başla... Evet sayın dedektif, kararınız nedir ? Bize kolyenin yerini söyleyecek
misiniz, yoksa sizi daha fazla düşünmeniz
için yüksek güvenlikli misafirhanelerimizde misafir mi edelim. Ne dersiniz.?
- Size
gerçeklerden daha fazla bir şey demeyeceğim, Tanrı şahit....bu arada nerede kaldı
lanet olası sebastiyan, burada zaman kazanmaktan babaannemin varisleri azdı...
Ve
salonun kapısı gıcırdayarak açılır, sebastiyanın şeytani gülümsemesi salonun
Adalet kokan ciddiyetini bozar. Sesindeki masum tokluk ve soğan kokan ağzıyla
dedektifin sözünün üstüne söz söylemeye başlar...
- Durun!
Bu mahkemeye derhal bir son vermelisiniz lakin önce sayın yargıca bir diyeceklerim
var...
Sayın yargıç, şu elimde gördüğünüz kolye var ya ,
bu kolye.... Neyse konumuza dönelim, huzurumuzu ve evimizin kapısını ayaklar
altına aldığınız bu kolyeyi,adalete teslim ederek dedektifin özgürlüğünü sizden
talep ediyorum. Arz ederim...Haa birde şu kira meselesi vardı, biraz önce kira
borcumuzu faiziyle ev sahibinin hesabına yaptırmış bulunmaktayım, nerede o lanet
olası ev sahibi, ona da iki çift laf edeyim. Yok mu burada...neyse onu
görürseniz söylerseniz...
Yargıç
olup biteni şişkinliğini alsın diye kürsünün altına zulaladığı sodayı
yudumlayarak izledi, Jürinin tatmin olmuş
bakışlarını da yakaladığında yeniden adaletin sesi olmaya ve duruşmayı bir an
önce bitirip odasındaki sıcak künefeyi soğumadan yemek istiyordu.
- Yaz kızım,
sanığın yancısının ifadesi sonucu,
aranılan kolyenin bulunması ve adaletin sıcak kollarına teslim edilmesi
dolayısıyla dedektif Pit üzerinde ki ağır baskı ve tehdit dolu sözlerin düşürülmesine
ve bununla da yetinmeyen adaletin ödenen kira borcu makbuzunun jüri huzurunda
sergilenmesi sebebiyle ve misafirhanelerimizde boş yer olmamasına binaen
dedektifin salı verilmesine, bunun yanında
bir yıl boyunca gözetim altında dedektiflik yapmasına, jürinin de buna hayır
demeyeceğini umarak karar veriyorum..
KARAR
VERiLDiKTEN SONRA...( yargıç yazıcı)
-Yazdın mı
Aysun eksiksiz..
-Tamamdır Tahsin... Eee nereye götüreceksin beni bugün.
-Ellerine
sağlık canım, umarım seni çok yormadım. Çıkışta günün yorgunu atabileceğimiz
güzel bir yer biliyorum. Sen hazırlan otoparktan seni alırım..
MAHKEME
SALONU, KORİDORUN SOLUNDAKİ SON KAPI -WC- ( Dedektif - Sebastiyan)
-Eee
anlat sebastiyan, kolyeyi ve kira parasını nasıl hallettin...ufff sabahtan beri
tutmaktan bir hal oldum...hadi sen anlat
- Efendim buradan çıkışta eve gittim
- kapımız
sebastiyan...
- Kapıyı takmışlar efendim sorun yok onda rahat
olun...
- Ohhhhh ! Rahatladım şimdi, dünya varmış...bir
daha bu kadar tutmayacağım sebastiyan...eee devam et
- Sizin
odaya bir girdim birde ne göreyim, artur sizin yatağınızda hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
?
- lanet olsun sana artur, o benim yatağımdı seni
lanet olası pislik yumağı...sebastiyan eve gidince ilk iş o yatağın üzerine gaz
dok ve yak..eee
- Bir süre sonra kusmaya başladı...
- Neeeee ! Aman tanrım, sebastiyan arturu da yak.
- Asıl bomba geliyor efendim sıkı durun...
- Artur
daha ne yapabilir ki !
- Kolye
artur'un midesinden çıktı efendim, hayatınızı artur kurtardı diyebiliriz...
-Seni şanslı
pislik...neyse şimdilik yakma onu sebastiyan. Parayı nereden buldun peki...
-Asuman
hanımın konağına gittim. Sizin durumunuzu anlattım hemen gerekli parayı verdi.
Bu arada size bir güzel haberim daha var, konağa gitmişken kezbanı da kendime
istedim, sağ olsun asuman hanım kırmadı verdi....yakında düğünümüz var...