10 Mart 2016 Perşembe

Dedektif PİT'in Maceraları-2






Günün ilk ışıkları, kırık camı gizlemeye çalışan sigara dumanı kaplı perdeleri geçip, çürümüş ahşap   döşemelerini örtmeye çalışılan küçük masayı aydınlatmaya başladığında, kapı altından gelen soğuk hava dedektifin açıkta kalan yerlerine uyarı atışlarında bulunuyordu.  Odada gıcırdayan eski bir yatak, topal bir masa üzerinde ki dağınıklıklar arasında yarı dolu süt şişesi kirli bardaklar, duvarda çözülmeyi bekleyen olayların gazete kupürleri ve artık odanın vazgeçilmezi rutubet ve küfler...
  Öğle ye doğru binanın önünde yoğun bir siren sesi yükselir ve hemen akabinde kırılan odanın kapısı... Yan odada uyuyan sebastiyan siren sesiyle birlikte yataktan fırlar,üzerine giydiği sabahlığın serinliğiyle kendine gelir, hemen dedektifin odasına koşar,  polislerin dedektifi uyandırmak için coplarına sarıldığını görür ve kelebek gibi uçarak dedektifin kulağına bir şeyler fısıldar. Yedek kulübesinde oyuna girmek isteyen futbolcu gibi yatak dan kalkan dedektif, sabahlığı almak için uzandığında belinin tutulduğunu fark eder. Gözünü önce yerde ikiye ayrılmış kapıya sonra etrafını saran polislere çevirir...ve en son sebastiyanın sabahlığına kayar gözleri....

  - Sebastiyan, bana bir açıklama yapmak ister misin? Yoksa bir kahve yapmanı mı beklemeliyim ? Tanrı aşkına neler oluyor burada.
-Kahvenizi birazdan hazırlıyorum efendim.
- Sebastiyan, kahvemi getirmeden önce polis arkadaşa sorar mısın Neden  kapımı şu an ayaklarının altında görüyorum.
Mesleğini seven bir polis imajında konudan sapmak istemeyen bir tutum sergileyerek :
- Kapı için kusura bakmayın dedektif, arkadaşlar birazdan yerine takarlar kendisini

- Sebastiyan  kapımı takacağını söyleyen arkadaşa söyler misin ? Odam da kırmak istediği başka şeyler de var mıymış...varsa lütfen söylesin....bu arada şunu da merak ettim açık olan bir kapıyı kırma fikri kimindi ?

-  Dedektif pit, hakkınızda iki tane tutuklama kararı var. Bizimle emniyete gelmeniz gerekiyor. Sessiz kalma hakkına sahipsiniz....
- Heyy genç adam, lanet haklarımı okumadan önce tutuklama gerekçelerimi söylemeye ne dersin. Ben ne yapmış olabilirim ki kapım kırılmak koşuluyla iki kere tutuklanmaya kalkıyorsunuz.
- İlki eski ev sahibinizin şikayeti üzerine, son 6 aydır kira vermemişsiniz ve kendini tatilde iken evi boşaltıp kaçmışsınızİkinci sebep kayıp bir kolyenin çalınması sebebiyle....ayrıntıları merkezde öğrenirsiniz,  lütfen arkadaşlara zorluk çıkarmadan gidelim...arkadaşlar kelepçeleyin.

- Hey hey hey sakin olun arkadaşlar,  anlaşabiliriz. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız öyle değil mi ? Bende sizin gibi vergimi veriyorum,  bence bunu aramızda halledebiliriz ne dersiniz ? Sütlü bir kahve her şeyi yoluna koyar sanırım. ?...Sebastiyan kahvem nerede kaldı,  arkadaşlara da sor bakalım kahvelerini nasıl alırlar. Yanına birazda babaannenin kurabiyelerinden bırakıver, buna hayır diyece sadece bir kisi tanıyorum.  Bu arada bende üzerime rahat bir şeyler alayım.

- Üzgünüm dedektif,  bunu yapmanıza izin vereceğimi sanmıyorum.  lütfen daha fazla rahat olmadan sizi merkeze alalım.  Kahvenizi merkezde ben ısmarlayayım... Lütfen önden buyurun...
    Teşekkürler,  kibarlığın karşında adalete ve onun koruyucularına olan güvenim tazelendi, sebastiyan da bize eşlik etsin lütfen, size kahvemin aromasını ayarlamanızda yardımcı olabilir...
 - Tamam...arkadaşlar şu dedektife fısıldayan adamı da alın..

      MERKEZ....


   Merkeze götürülen dedektif ve sebastiyan ayrı ayrı sorgulanmaya başlanır, sanki bir komple kurulmuş gibiydi,  her şey ters gidiyordu...Hepsi bir oyun, hepsi bir düzmece ve derin bir planın parçasıydı. kahve de yalan olmuştu cay bile yoktu Sebastiyan bir ara otomattan kahve almaya çalıştıysa da nafile.   ortak oldukları halde sebastiyan serbest bırakıldı, dedektif ise tutuklu yargılanmak üzere mahkemeye sevk edildi. Hırsızlık ve dolandırıcılık suçuyla ceza alması an meselesiydi...

#   BİRKAÇ GÜN ERTESİ  #

   Mahkeme Günü...


  - Dedektif pit, ayağa kalkın. Mahkeme sürecinde adaletin bu çatı altında bizi kutsaması için,  gerçeği  ama yalnızca gerçeği sadece ve sadece gerçeği her zaman gerçeği, yalansız gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz ?
- Sayın yargıç...Tanrının bana gösterdiği gerçekleri söyleyeceğime yemin bile içerim... Hatta yanında babaannenizin kurabiyelerini dahi yerim o derece...
- Hakkındaki suçlamaları biliyorsun; nitelikli dolandırıcılık ve çete kurmak ve  organize hırsızlıktan yargılanıyorsun.... Ne diyeceksin?
- Tanrıdan bahsettiğimizi sanıyordum...neyse bu tarz suçlamaları şahsıma yakıştırmamakla birlikte size de şunu söyleyebilirim,  öncelikle ona dolandırıcılık demeyelim ona fakirlik diyelim....fakirlikte de demeyelim şiddetli geçimsizlik diyelim, yada elektrik alamadık diyelim....bence sizde bir şeyler demelisiniz , mesela ev sahibine " ekonomik kriz var be kadın,  adam 3-5 ay kira vermedi diye dava mı açman gerekiyor"deseniz hiç fena olmaz aslında.
- Bırakın bu sululuğu, gerçeği ama yalnızca gerçeği konuşacağımıza söz vermiştik...
- Sayın yargıç,  gerçekler bazen canımızı yapabiliyor,  görmemek ve duymamak için o gerçeklerden kaçtığımız zamanda olabiliyor. Tıpkı sizin mutlu bir evliliğinizin olmaması gibi...Sizi teselli edecek kollar bulduğunuza eminim  fakat yine de eski huzur dolu pazar kahvaltılarını özlüyorsunuz, karınızın yaptığı o kreplerin üzerine kayısı reçeli dökmeyi, gazetenin magazin sayfasındaki güzel kızlara bakıp televizyon karşısında uyuya kalmayı, az pişmiş bifteğin kokusuyla uyanmayı...romantik bir akşamın sabahında mesaiye gelip masum bir insandan suçlamaları düşürmeyi özlemiş gibisiniz... Bence tüm bunları yapmak için hala geç kalmış sayılmazsınız, size bu konuda yardımcı olmama izin verin, belki dün ofisinizdeki koltukta yatarak romantik bir gece geçirmemiş olabilirsiniz. Sabah krep yerine kantinden mübaşire aldırdığınız bir kaç kroasan ile kahvaltı yapmış olabilirsiniz, magazin köşesini kaçırdığınızı sanmıyorum ama birde olayın iyi yönlerine bakalım isterseniz.
 -"Yaz kızım bunları da "Öncelikle bugün pazartesi ve karşınızda masum bir insan var. Ne dersiniz ? krepli romantik bir pazar kahvaltısı etmesem de, vicdanınıza rahatlatıcı bir etki sağlayabilirim...Hadi ama bana biraz hak verin, buna ihtiyacım var 
   - Dedektif, benim özel hayatıma soktuğunuz burnunuzu cıkarttıysanız konumuza dönelim. Ayrıca  benim mutlu giden bir evliliğim var, burada sizin romantik pazar kahvaltılarım üzerine yazdığınız hikayeleri dinlemek için toplanmadık. Kolyeyi ne yaptın sen onu söyle.
   -  Kolyenin arkadaşlar kapımı yere sermeden önce hala evde olduğunu sanıyordum galiba bulamamışlar ki ben hala burada sizin mutsuz evliliğinizin sebeplerini size anlatmaya çalışıyorum. Bu arada sebastiyan nerede onla konuşmam gerek tabi eğer hala kolyeyi istiyorsanız. Bana bir kaç gün verin size kolyeyi ve bunun yanında evliliğinizi kurtaracak tavsiyeleri getireyim. Hayır denemeyecek kadar iyi bir anlaşma sanıyorum,  ne dersiniz ?
- Anlaşmamı istiyorsun seni pislik, al sana anlaşma,  bana kolyenin yerini söyleyeceksin bende senin lanet olası kıçını uzun sure içer de tutmak için daha fazla delil toplamayacağım. Umarım kararını çabuk verirsin zaman geçtikçe Karnım acıkıyor buda vereceğim cezanın artmasına neden olabiliyor.  ne dersin dedektif buda bir çeşit hastalık belirtisi olabilir mi ? Şimdi kısa bir ara verip kendime güzel bir biftek sipariş edeceğim bu arada sende iyi düşün kararını yemeğimi yedikten sonra alacağım. Sana söz kararı mı bifteğimi yerken tekrar düşüneceğim fakat o an aklıma gelir mi hiç bilmiyorum ne dersin sence gelir mi ?

 # BİFTEK SONRASI #

   Mübaşir salonun kapısına doğru yanaşır, şöyle bir üzerini toparlar. Ağzındaki kürdanla son kez dişlerinin diplerini sıyırdıktan sonra kürdanı gömleğinin cebine koyar. Yargıcın salona girmek üzere olduğunu gördüğünde gür sesiyle şöyle bir ahalinin dikkatini toplamak üzere bir nara atar:
" Dikkat, sayın yargıç makamına teşrif etmek üzeredir. Adalet için ayağa kalkın...
 - Oturun...kızım hazırsan yazmaya başla... Evet sayın dedektif, kararınız  nedir ? Bize kolyenin yerini söyleyecek misiniz,  yoksa sizi daha fazla düşünmeniz için yüksek güvenlikli misafirhanelerimizde misafir mi edelim. Ne dersiniz.?
 - Size gerçeklerden daha fazla bir şey demeyeceğim, Tanrı şahit....bu arada nerede kaldı lanet olası sebastiyan, burada zaman kazanmaktan babaannemin varisleri azdı...
  Ve salonun kapısı gıcırdayarak açılır, sebastiyanın şeytani gülümsemesi salonun Adalet kokan ciddiyetini bozar. Sesindeki masum tokluk ve soğan kokan ağzıyla dedektifin sözünün üstüne söz söylemeye başlar...
 - Durun! Bu mahkemeye derhal bir son vermelisiniz lakin önce sayın yargıca bir diyeceklerim var...
Sayın yargıç, şu elimde gördüğünüz kolye var ya , bu kolye.... Neyse konumuza dönelim, huzurumuzu ve evimizin kapısını ayaklar altına aldığınız bu kolyeyi,adalete teslim ederek dedektifin özgürlüğünü sizden talep ediyorum. Arz ederim...Haa birde şu kira meselesi vardı, biraz önce kira borcumuzu faiziyle ev sahibinin hesabına yaptırmış bulunmaktayım, nerede o lanet olası ev sahibi, ona da iki çift laf edeyim. Yok mu burada...neyse onu görürseniz söylerseniz...
 Yargıç olup biteni şişkinliğini alsın diye kürsünün altına zulaladığı sodayı yudumlayarak izledi,  Jürinin tatmin olmuş bakışlarını da yakaladığında yeniden adaletin sesi olmaya ve duruşmayı bir an önce bitirip odasındaki sıcak künefeyi soğumadan yemek istiyordu.
- Yaz kızım,  sanığın yancısının ifadesi sonucu,  aranılan kolyenin bulunması ve adaletin sıcak kollarına teslim edilmesi dolayısıyla dedektif Pit üzerinde ki ağır baskı ve tehdit dolu sözlerin düşürülmesine ve bununla da yetinmeyen adaletin ödenen kira borcu makbuzunun jüri huzurunda sergilenmesi sebebiyle ve misafirhanelerimizde boş yer olmamasına binaen dedektifin salı verilmesine,  bunun yanında bir yıl boyunca gözetim altında dedektiflik yapmasına, jürinin de buna hayır demeyeceğini umarak karar veriyorum..

  KARAR VERiLDiKTEN SONRA...( yargıç yazıcı)

 -Yazdın mı Aysun eksiksiz..
 -Tamamdır Tahsin... Eee nereye götüreceksin beni bugün.
 -Ellerine sağlık canım, umarım seni çok yormadım. Çıkışta günün yorgunu atabileceğimiz güzel bir yer biliyorum. Sen hazırlan otoparktan seni alırım..


 MAHKEME SALONU, KORİDORUN SOLUNDAKİ SON KAPI -WC- ( Dedektif - Sebastiyan)


 -Eee anlat sebastiyan, kolyeyi ve kira parasını nasıl hallettin...ufff sabahtan beri tutmaktan bir hal oldum...hadi sen anlat
- Efendim buradan çıkışta eve gittim
 - kapımız sebastiyan...
- Kapıyı takmışlar efendim sorun yok onda rahat olun...
- Ohhhhh ! Rahatladım şimdi, dünya varmış...bir daha bu kadar tutmayacağım sebastiyan...eee devam et
 - Sizin odaya bir girdim birde ne göreyim, artur sizin yatağınızda hıçkıra hıçkıra ağlıyor. ?
- lanet olsun sana artur, o benim yatağımdı seni lanet olası pislik yumağı...sebastiyan eve gidince ilk iş o yatağın üzerine gaz dok ve yak..eee
- Bir süre sonra kusmaya başladı...
- Neeeee ! Aman tanrım, sebastiyan arturu da yak.
- Asıl bomba geliyor efendim sıkı durun...
 - Artur daha ne yapabilir ki !
 - Kolye artur'un midesinden çıktı efendim, hayatınızı artur kurtardı diyebiliriz...
 -Seni şanslı pislik...neyse şimdilik yakma onu sebastiyan. Parayı nereden buldun peki...
 -Asuman hanımın konağına gittim. Sizin durumunuzu anlattım hemen gerekli parayı verdi. Bu arada size bir güzel haberim daha var, konağa gitmişken kezbanı da kendime istedim, sağ olsun asuman hanım kırmadı verdi....yakında düğünümüz var...



                                               Dedektif PİT'in Maceraları-1

-TÜL KEDİSİ-

ABSURD GENCİN AĞZINDAN: Yıl 1990 İstanbul’da, güzeller güzeli bir kız, fedakâr bir anne, cefakâr bir baba varmış. Anne ölünce bab...